Madem bütün bütün mesleğimize muhalif olan yeni hurufu, bir-iki risâle için kabul ettiğimiz halde matbaacılar çekindiler, o hayr-ı azîmi kaybettiler. Siz o iki risâleyi bizim hesabımıza, kahraman kardeşlerimizden yirmi-otuz zâta tevzi’ ederek, yirmi-otuz nüshayı eski hurufla yazdırınız. Yazan kalem sâhiblerine dâimî hasenat kazandıran o pek büyük hayrı, siz kazanınız. Eğer yeni hurufla, el makinasıyla o iki risâleden yazılmış nüshalar varsa, bize bazı nüshalar, gönderiniz. Bu gâyet mahrem risâleler, nasılsa muannid bir nâmahremin eline bu risâlelerden birisi geçmiş. Gâyet sathî ve inad nazarıyla bir-iki yerine haksız bir i’tirâz ile ehemmiyetli bir hâdiseye sebebiyet verdiğinden; bu mecmûa, Risâle-i Nur’un has talebelerine belki ehass-ı havassa mahsus olduğu halde ve benim vefatımdan sonra intişarına müsaade olmasıyla beraber; şimdi mezkûr hâdisenin sebebiyle herkese değil, belki ehl-i insaf ve Risâle-i Nur’la alâkadar ve talebelerinden bulunanlara, haslardan birkaç şâkirdin tensibiyle gösterilebilir fikriyle yazdık. İkinci Nokta: Bu risâle (Sikke-i Gaybiye) baştan aşağıya kadar bir tek neticeye bakar. Bine yakın emârelerle, Risâle-i Nur’un makbuliyetine bir imza basıldığını isbat ediyor. Böyle bir tek davaya bu derece kesretli ve ayrı ayrı cihetlerde binler emâreler ve îmalar onu göstermesi ilmelyakîn değil, belki aynelyakîn, belki hakkalyakîn derecesinde o davayı isbat eder. Üçüncü Nokta: Bu risâleyi mütâla’a eden zâtlar, inceden inceye, husûsan cifrî hesabatına meşgul olmağa lüzum yok. Hem bir kısmı anlaşılmasa da zararı yok. Hem umumunu okumak da lâzım değil. Hem Kerâmet-i Gavsiye’nin âhirinde, iki yüz yirmi dördüncü sahifede, Şamlı Hâfız Tevfik’in fıkrasından başlayıp âhire kadar mütâla’adan sonra ve baştaki mukaddemeyi de okuduktan sonra istediği parçayı okusun. Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||